Çevirmenlik/Tercümanlık alanında genç arkadaşlarımız kendilerini nasıl yetiştirmelidir?
Çevirmenlik oldukça zor ve çok
yönlü bir bilgi birikimi isteyen bir meslektir. İşimiz sanıldığı gibi çeviri
yapıp, arkamıza yaslanmak değildir. Bir diğer yanlış ise bir süre sonra belli
alanlarda uzmanlık kazandığınız zaman her şeyin artık daha kolay olacağı
yanılgısıdır. Çevirmenlik, emeksiz bir iş değildir. Bu ilk senenizde de 40 yıl
sonra da böyle olacaktır. Entelektüel birikim açısından önemli olduğu
mesleklerin başında gelir. İşimiz dünyadaki iletişimin devamını sağlamaktır. İki
dil arasında iletişimsizlik yaratacak her türlü etkeni ortadan kaldırıp,
kişileri aynı noktada bir araya getirmektir.
Öncelikle size çeviri için proje
veren işveren, kusursuz bir iş ister. Böyle bir istekte haksız sayılmaz. Çünkü
dünyada birçok şirket çevirmenler aracılığı ile dünyanın farklı noktalarındaki
kurumlarla bağlantı kurarak iş yapar. Çevirmenin yapacağı en ufak hata bütün
bağlantıları başlamadan bitirebilir. Bu açıdan çevirmenlerin yaptığı iş son
derece kritiktir.
Bilimsel ve bilgisel gelişim
dediğimiz kavram bundan 300 – 400 yıl önce daha yavaş gerçekleşirken, günümüzde
herhangi bir gelişmenin yaşanmadığı bir gün neredeyse yoktur. Hemen her alanda
birçok gelişme yaşanmakta ve bunun takip edilmesi gerekmektedir. Örneğin bir
kardiyolog, sadece kardiyoloji ile alakalı bir öğrenim süreci ve gelişimsel
sürecin takibini yapar. Ancak çevirmen pek çok alanda uzmanlık kazanabileceği
için o alanların takibini ve öğrenim sürecini belirli bir plan içinde yapmak
zorundadır. Çeviri yaptığınız alanların takibini kendiniz sağlayacaksınız.
Kimse çevirmenler için özel olarak bu şekilde eğitim ya da konferans
vermemektedir.
Çevirmenlik sektöründe ise birden
fazla uzmanlık alanında çeviri yapacak yetkinliğe ulaşabilirsiniz. Ancak
uzmanlık alanlarınızın fazlalığı sizin öğrenme sürecinize olumsuz etki
yapabilir. Konuyu örnek ile açıklayalım; teknik alanda çeviri yapan bir
çevirmensiniz. Bu alanda yıl içerisinde birçok gelişme yaşanmaktadır. Oldukça
geniş bir bilgi gerektiren bu çevirmenlik türündeki yaşanan yenilikleri takip
etmediğiniz durumlarda yaptığınız çeviriler eksik kalabilir. Bu da size çeviri
yaptıran şirketin eksi yönlü etkilenmesine sebep olabilir.
Alanımızla ilgili araştırma
yapmak dışında entelektüel bir birikim de önemlidir. Sadece kendi
belirlediğimiz alanla alakalı araştırma yapmak bizi kısır döngüye sokar. Bazen
çeviriler çok yönlü bir bilgi birikimine ihtiyaç duyar. Özellikle edebi eserler
bu yönde birikimi istemektedir. Örneğin polisiye alanında bir edebi eser
çevirisi yaptığınızı düşünelim. Bu tarz romanlarda polisin haricinde, birçok
teknik eleman ve kelimeler de vardır. Bu noktada bilmediğiniz kelimeleri
araştırmak oldukça önemlidir. Teknik kelime benim alanım değil demek
çevirmenliğe aykırı bir davranış olacaktır.
Sadece edebi olarak düşünmek
değil, yeri geldiğinde bilimsel de düşünebilmek adına entelektüel seviyeniz
burada devreye girmektedir. Kendinizi ne kadar geliştirmişseniz yapacağınız
çeviriler de bir o kadar kaliteli olacaktır. Araştırmayı sevmek çevirmenliğin ana
maddelerinden birisidir.
Okuma alışkanlığı da
çevirmenliğin üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bir çevirmen adayının ya da
çevirmenin mutlaka okuma alışkanlığı olmalıdır. Yalnızca kendi alanınızla
alakalı okuma yapmamalısınız. Fazladan bilgi sizi daha çok geliştirir ve aranan
kişi yapar. Bunun dışında çeviri işlerinize geniş perspektiften bakma şansını
elde edersiniz.
Sadece dil bilmek ne yazık ki
yeterli değildir. Kaldı ki işimiz motamot çeviri yapmak değildir. Öyle olsa idi
bu işi biz insanlar değil makineler yerimize yapardı. Bizler kültürlerarası
iletişimin sürmesi için çalışıyoruz. Dili bilmek ilk adımdır. İkinci adım iki
dilin kültürünü de özümsemektir. Peki, neden özümsemeliyiz? Kaynak dilden
aldığınız bir metni hedef dile çevirirken kültürel farklılıklara dikkat
etmezsek çevirimiz hem eksik kalır hem de hedef dilde kültürel anlamda yanlış
anlaşılmalara sebebiyet verebilir. Kaynak dilde söylenen bir söz kaba ve yanlış
gelmezken, hedef dilde direkt çeviri yaptığınızda kaba ve yanlış bir söz öbeği
ya da kelime olabilir. Bu açıdan baktığımızda çeviri yaparken mutlak suretle
kültürel aşamaya dikkat etmeliyiz.
İki dile hakim olmak demek tüm
alanları ile içselleştirmek demektir. Kültürel alanı yukarıda yazdık bunun
dışında dil bilgisi konusunda kendinizi yetiştirmelisiniz. Hem kendi dilinizin
hem de çeviri yaptığınız dilin, kurallarını iyi benimsemelisiniz. Öncelikle
kendi dilinizin kurallarını öğrenmelisiniz. Eğer bilmiyorsanız diğer dilin
kurallarını bilmek size bir şey kazandırmayacaktır. Kaldı ki dilinizin
kurallarına hakim değilseniz, yabancı dilin kurallarını öğrenmeniz son derece
zor olur.
Akademik eğitim her daim önemli
bir süreçtir. Zaman zaman çeviri bürolarına, yurtdışında belli süre yaşamış ve
çeviri yapabileceği dile getiren kişilerin başvuruları söz konusu olmaktadır. Ancak
dili konuşmak ve dilin çevirisini yapmak aynı şey değildir. İster sözlü çeviri
isterse yazılı çeviri olsun akademik eğitim almak, çevirmenlik yapmak için
birincil şarttır. Dilin incelikleri, kuralları ancak ve ancak bir eğitim kurumu
içerisinde öğrenilebilir. Bu nedenle akademik eğitim oldukça önemlidir.
Öğrenim süresi bitip, mezun
olduğunuzda iş bulmak zorlu bir süreçtir. Bu aşamayı çabuk atlatabilmek ve bir
an önce mesleğe atılmak için okuldayken staj yapmalı ve bu işi ciddiye
almalısınız. Okulunuzun zorunlu stajının dışında boş vakitlerinizde kendinizi
geliştirecek ve uzmanlık kazanacak bir etkinlik içerisine girerseniz,
okulunuzdan mezun olduğunuzda iş bulmakta zorlanmazsınız. Çünkü bir çeviri bürosu,
çevirmeni kadrosuna alırken ilk önce yaptığı işlere ve uzmanlık alanına
bakmaktadır.
İvogsan Uluslararası Dil
Hizmetleri Sağlayıcısı, çevirmenlerin sektöre ilk adımı attıkları okuldur. Bu
bağlamda sektörümüze yeni katılan arkadaşlarımıza yol göstererek, ileride hangi
alanda daha başarılı olabileceklerini görmelerine imkan sağlıyoruz. Bizler
sadece çeviri yapmıyoruz, yeni çevirmenlerin sektöre kazandırılması için de
mücadele veriyoruz.